Myra

Myra

Bugünkü Demre ilçe merkezinde ve civarında yer alan Myra Antik Kenti, adını mersin ağacından alır; Klasik Çağ'da Muri, daha sonra Myra ve nihayet Demre'ye dönüşür.

Kent sikkelerinde görülen kentin tanrıçası - doğanın tanrıçası- Artemis de bu ağaçtan çıkar. Myra, tüm kenti kaplayan Myros Çayı'nın (bugünkü Demre Çayı) alüvyonları altında yatan; 1,5 kilometre çapında, gömülü bir büyük kenttir.

Klasik Çağ'dan Bizans'a kadar bir metropol olmuş; Hristiyanlık döneminde de piskoposluk merkezi olarak bölgeyi yönetmiştir. Antik Akdeniz'in en önemli limanlarından biri olan Andriake'nin sahibi; Myralı Aziz (St) Nikolaos'un kilisesi ve martyrionunun da yer aldığı ünlü bir hac merkezidir. Likya Konfederasyonu'nda 3 oy hakkına sahip 6 şehirden biri olan Myra’nın “en parlak kent” unvanıyla anılması, ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Myra; özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz (St) Nikolaos Kilisesi (Noel Baba) ile ünlüdür. Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, Myra’nın en azından M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterir.

Akropolün güney eteğinde yer alan ve Roma Dönemi'ni en görkemli haliyle temsil eden bölgenin en büyük tiyatrosu, iyi korunmuş mimarisi ve dekorasyonuyla dikkat çeker. Tiyatronun iki yanında, kabartmalı veya düz kaya mezarları yer alır. Likyalıların ahşap ev mimarisinin kaya mezarlarına en iyi uyarlanmış örnekleri olan Myra mezarlarının içinde, ölüyü ve yakınlarını betimleyen kabartmalı mezar, en ilginç örneklerden biridir. Liman Andriake ise liman urbanistiğini anıtsal bir şekilde karşılayan yapılarla doludur. Andriake merkezi bugün Likya Uygarlıkları Müzesi olarak hizmet vermektedir.